Blog

Ana Sayfa   |   Blog   |   Su Döngüsü Nedir?

Su Döngüsü Nedir?

Yeryüzünün en temel ve hayati süreçlerinden olan su döngüsü gezegendeki yaşamın devamlılığı için kritik öneme sahiptir. Bu döngü iklimlerin düzenlenmesi, doğal kaynakların yenilenmesi gibi süreçlerle yakından ilişkilidir. Su döngüsü karmaşık olduğu kadar düzenli bir sürece sahiptir. Gelin; su döngüsünün aşamalarını, dünya üzerindeki önemini ve insan müdahalelerinin bu döngüye olan etkilerini yakından inceleyelim.

Hidrolojik Döngü (Su Döngüsü)

Dünya üzerinde yaşamın devamlılığını sağlamak için gereken en temel unsurlardan biri olan su; atmosfer, yeryüzü ve yer altı arasında sürekli bir döngü hâlindedir. Suyun farklı formlar hâlinde sürekli olarak devam eden bu hareketine su döngüsü, bir diğer adıyla hidrolojik döngü adı verilir.

4,5 milyar yıldır devam eden su döngüsü, genellikle basit bir dairesel buharlaşma, yoğunlaşma ve yağış döngüsü olarak tanımlanıyor olsa da özünde çok daha karmaşık bir sürece sahiptir.

Su Döngüsünün Ana Süreçleri Nelerdir?

Su döngüsü, birbirini takip eden birkaç ana aşamadan oluşur. Suyun bu hareketlerinin herhangi bir başlangıç veya bitiş ​​noktası bulunmaz. Su döngüsünün aşamalarını tek tek inceleyerek nasıl gerçekleştiğini daha iyi anlayabiliriz.

1. Buharlaşma (Evaporasyon)

Suyun sıvı hâlden gaz hâline geçme sürecidir. Güneşin denizlerdeki, okyanuslardaki, göllerdeki ve nehirlerdeki suyu ısıtarak su buharı hâline getirmesine buharlaşma denir. Döngünün bu basamağı sürdürülebilirlik açısından çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü buharlaşma esnasında tuzlu sular tuzdan arınarak yeryüzüne tatlı su hâlinde geri döner. Bu da canlıların hayatlarını devam ettirebilmelerine olanak tanır.

2. Süblimleşme

Buharlaşma aşamasına benzer bir süreçtir. Ancak bu süreçte katı hâldeki su direkt olarak gaz hâline geçer. Buzulların suya dönüşmeden buharlaşması bunun bir örneğidir.

3. Terleme

Bitkilerin kökleriyle topraktan aldıkları suyu yapraklarının alt kısımlarındaki küçük gözeneklerden su buharı hâlinde atmosfere geri vermesi aşamasıdır. Bu sürece transpirasyon adı da verilir. Yeryüzündeki suyun büyük bir bölümü bu terleme süreciyle atmosfere geri döner. Buharlaşma ve terleme süreçlerinin birlikte yarattıkları etkiye ise evapotranspirasyon denir.

4. Yoğunlaşma (Yoğuşma)

Bu süreç, su buharının tekrar sıvı hâle geçişidir. Buharlaşan su molekülleri, atmosferde yükseklere çıktıkça soğumaya ve yoğunlaşmaya başlar. Böylelikle gaz hâlindeki su molekülleri su damlacıklarına dönüşerek bulutları oluşturur.

5. Yağış

Atmosfere yükselen su, yeryüzüne yeniden döner. Atmosfere karışan su buharının rüzgâr gibi etkenlerle gökyüzünde hareket etmesine adveksiyon denir. Böylelikle su buharı, gezegenin farklı bölgelerine taşınabilir ve ısı farkından dolayı yağış olarak yeryüzüne iner. Yoğunlaşan su damlacıkları, oluşturdukları bulutlarda doygunluğa ulaştığı zaman yağışları meydana getirir. Yağışlar; suyu yağmur, kar, dolu veya çiğ gibi farklı formlarda yeryüzüne indirebilir.

6. Yüzey Akışı

Yağışlarla yeryüzüne düşen suyun bir kısmı toprak tarafından emilemez. Emilemeyen bu su nehirler, dereler ve akarsular aracılığıyla toplanarak yüzey akışı oluşturur. Akışa geçen su, büyük ve küçük su kütlelerine ulaşır. Yağış suyunun toprağı geçerek yer altı rezervuarlarını beslemesineyse infiltrasyon adı verilir.

7. Yer Altı Su Akışı

Yer altına inen suların zaman içerisinde birikerek kuyular, kaynaklar ve yer altı nehirleri aracılığıyla yeniden yüzeye çıkabildikleri bir süreçtir. Bu biriken sular daha sonra tekrar buharlaşarak su döngüsünü devam ettirir.

Suyun Dünya Üzerindeki Dağılımı Nasıldır?

Dünya’daki suyun %97’si tuzlu sulardan oluşur. Geri kalan kısmının %99’undan fazlasıysa yer altı suları veya buzullardır. Tatlı suların %1’inden azı göllerde, nehirlerde ve diğer yüzey formlarında bulunur. Canlıların önemli bir kısmı bu tatlı sulara muhtaçtır. Küresel ölçekte bakıldığı zaman Dünya suyla kaplı bir gezegen olarak düşünülebilir. Ancak nitelik bakımından ihtiyaç duyulan tatlı sular toplam su miktarının yalnızca % 0.01’lik bir kısmını oluşturur.

Su Döngüsünün Sürdürülebilirlikteki Önemi Nedir?

Su döngüsü sürdürülebilir bir çevre ve dolayısıyla yaşamın devamlılığı için vazgeçilmez bir süreçtir. Aşırı ve yanlış kullanım zaman içerisinde su kaynaklarının azalmasına ve dünya üzerindeki birçok tatlı su ekosisteminin de zarar görmesine neden olabilir.

Düzensizleşen yağışlar su kıtlığı, seller, kuraklık gibi birçok çevresel sorunu da beraberinde getirir. Bu nedenle sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında su döngüsünün önemi daha da belirgin hâle gelir.

Su döngüsünün yeryüzündeki önemli etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Tatlı Su Kaynakları: Su döngüsü, tatlı su kaynaklarının sürekli olarak yenilenmesini sağlar. Yağışlar; göller, nehirler ve yer altı sularının beslenmesine yardımcı olur. Bu döngü canlılar için kullanılabilir su miktarının korunmasına olanak tanır. Sürdürülebilir bir su döngüsü için suyun hareketlerinin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi gerekir.
  • İklim: Sıcaklık değişimleri, küresel ve yerel iklimin düzenlenmesi su döngüsüyle yakından ilişkilidir. Gezegendeki iklimlerin düzenlenmesinde suyun hareketi önemli bir rol oynar. Su buharlaşırken çevresindeki enerjiyi alarak etrafı soğutur. Yoğunlaşırkense tam tersi, bu enerjiyi serbest bırakarak çevreyi ısıtmaya başlar. Değişen bu ısı hareketleri iklimler üzerinde büyük etkiler bırakabilir.
  • Ekosistem ve Biyolojik Çeşitlilik: Su döngüsü, ekosistemin devamlılığı için de kritik bir rol üstlenir. Su döngüsündeki değişiklikler ekosistemin fazla ısınmasına veya soğumasına bağlı olarak biyolojik çeşitliliğin de zaman içerisinde azalmasına neden olabilir. Örneğin yapılan bazı araştırmalar, somon balıklarının yeni sıcaklıklara adapte olamamaları nedeniyle üretkenliklerinde %20’lik bir azalma olduğu göstermiştir. Bunun bir sonucu olarak somon balıklarıyla beslenen diğer canlı türlerinin yaşamlarının da tehdit altına girdiği gözlemlenmiştir. Bu nedenle yeterli su temini ve dengelenmiş ısı seviyeleri, ekosistemlerin işleyişinde ve canlı türlerinin yaşam alanlarının korunmasında önemli birer etkendir.
  • Canlıların Sağlığı: Tüm canlıların (yapısal özelliklerine bağlı olarak değişmekle birlikte) ortalama % 65-75’i sudan oluşmaktadır. Bu nedenle hayati fonksiyonların devamı için suyun varlığı önemlidir. Su döngüsündeki süreçlerin bozulmasıyla birlikte su kirliliği ve dolayısıyla çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
  • Tarım ve Gıda Güvenliği: Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, tarımsal üretimin devamlılığı için de kritik öneme sahiptir. Çünkü tarımın devamlılığı tamamen suya bağlıdır. Su döngüsü, tarım arazilerinin düzenli bir şekilde sulanmasını ve bitkilerin verimli bir şekilde büyümesini destekler. Bu nedenle düzenli yağışlar, tarım ürünlerinin verimliliğini artırarak gıda temininin devamlılığına olanak sağlar.
  • Enerji Üretimi: Günümüzde yaygın hâle gelen hidroelektrik enerji üretimi de yine su döngüsüne bağlı bir sürece sahiptir. Nehirlerdeki su akışının düzenli olması, enerji santrallerinin verimli çalışmasına imkân tanır. Ayrıca, su döngüsü, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının da desteklenmesine katkıda bulunur.

Su döngüsünün sürdürülebilirliği, ekosistemlerin korunmasından insan faaliyetlerinin sürdürülebilirliğine dek son derece geniş bir alanı kapsar. Buna bağlı olarak su döngüsünün devamlılığını sağlamak hem bugünün ihtiyaçlarını gidermeyi hem gelecek nesillerin yaşam kalitesini korumayı sağlar.

İnsan Faaliyetlerinin Su Döngüsü Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir?

Su döngüsü ve ekosistem üzerinde insan faaliyetlerinin olumsuz etkileri oldukça fazladır. Bu etkiler, suyun kalitesinden miktarına kadar büyük değişimlere sebebiyetler verebilir.

Su döngüsü üzerinde olumsuz etkilere neden olan insan faaliyetlerini ve bunların neden olduğu durumlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Artan Kentleşme: Hızlı ve düzensiz kentleşme sorunu, su kaynakları üzerinde birçok olumsuz etki yaratmaktadır. Ormanların ve doğal bitki örtülerinin tahrip edilmesinden dolayı suyun toprak tarafından emiliminde azalmalar olur. Örneğin şehirleşme, doğal su yollarını etkileyerek suyun yer altına sızmasını engeller. Yüzey akışı artar, bu da sel riskine neden olur. Bunun yanı sıra genişleyen şehirlerle birlikte tatlı suya duyulan talepte de artış gözlenir. Var olan kaynaklarla karşılanamayan bu yoğun taleplerse nehirlerden ve yer altı sularından yoğun miktarda su çekilmesine sebep olur. Bu durum da ekosistemleri tehlikeye atarak su kıtlığına zemin hazırlar.
  • Endüstriyel Kirlilik: Fabrikalar, kirli suları arıtmadan doğaya bırakarak, fazla su tüketimi yaparak ekosistemlere ciddi zararlar verebilir.
  • Tarımda Zararlı Kimyasalların Kullanılması: Tarımda kullanılan zararlı kimyasal, yapay gübre ve pestisit gibi maddeler su kaynaklarına büyük zararlar verebilir. Kirletilen su miktarının artması hem canlıların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları içme sularının kalitesinin düşmesine hem genel biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olur.
  • Sera Gazları: İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazları, iklim değişikliklerine neden olabilir. Bu da su döngüsünü olumsuz şekilde etkileyebilen önemli bir faktördür. Bu tarz iklim ve ısı değişiklikleri su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini zorlaştırır.
  • Büyük Su Depolama Alanları: Baraj ve benzeri su depolama yapılarıyla suyun belirli alanlarda depolanması doğal su döngüsünü olumsuz etkileyen durumlardandır. Bu alanlar büyük veya küçük su birikintilerinin doğal akışını değiştirir, balık göçlerini engeller, kuraklığa neden olur. Bunun yanı sıra depolanan su buharlaşma yoluyla da kaybedilir.

Su Döngüsünü Sürdürülebilir Hâle Getirmek İçin Neler Yapılabilir?

Su döngüsünün sürdürülebilirliği, gezegendeki yaşamın sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilmesi için olmazsa olmazdır. Suyun korunmasını sağlayacak birtakım yöntemlerle, çeşitli stratejilerle döngünün sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamak mümkün. Su döngüsünün sürdürülebilirliği için bireysel ve toplumsal düzeyde atılabilecek adımları detaylarıyla inceleyebiliriz.

Su Döngüsünün Sürdürülebilirliği: Bireysel Önlemler

Su döngüsünün sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi, doğal kaynakların korunması ve bunların geleceğe sağlıklı bir şekilde aktarılması için büyük önem taşır. Bireysel olarak alınabilecek önlemlerle hem su tasarrufu sağlanabilir hem su kirliliğinin azaltılabilmesine katkıda bulunulabilir.

Su döngüsünün sürdürülebilirliğini sağlamak için alınabilecek bireysel önlemlerden bazıları şunlardır:

  • Su Tüketiminde Tasarruf: Doğal kaynakların daha verimli korunabilmesi için her birey kullandığı günlük su miktarını azaltarak su tasarrufu yapılmasına destek olabilir. Diş fırçalarken veya tıraş olurken boşa akan suya dikkat edilmesi, bulaşıkların ve çamaşırların elde değil makinelerde yıkanması, duş sürelerinin daha kısa tutulması, su tasarruflu duş başlıklarının ve fotoselli muslukların kullanımının yaygınlaştırılması gibi küçük değişimler tüm toplumda yaygınlaştığında büyük etkiler yaratabilir.
  • Yağmur Sularının Toplanması: Yağmur sularının toplanması, doğal kaynakların kullanımının en verimli yollarından biridir. Bireyler, evlerinin bahçelerine veya teraslarına yağmur varilleri kurarak yağmur suyunu toplayabilir, ihtiyaç hâlinde bu suları kullanmayı tercih edebilirler. Toplanan bu yağmur suları ev veya ofislerde bitki ve bahçe sulamalarında, temizlik işlerinde kullanılarak su tasarrufu sağlanabilir.
  • Akıllı Sulama Sistemlerinin Yaygınlaşması: Bahçe sulamaları sırasında su kaynaklarının büyük bir kısmı genellikle verimsiz bir şekilde kullanılır. Akıllı sulama sistemleri, hava koşullarını ve toprak nemini takip ederek bitkilerin ihtiyacına göre sulama yapılmasına yardımcı olur. Bu sistemler sayesinde gereksiz su kullanımı büyük ölçülerde önlenebilir.
  • Doğal Temizlik Ürünlerinin Kullanımı: Kimyasal ürün ve atık yağ gibi çöpler bilinçsiz bir şekilde doğaya bırakıldıklarında su döngüsüne ciddi zararlar verebilir. Bu nedenle evlerde kimyasal içermeyen, biyolojik olarak parçalanabilen ve doğaya zarar vermeyen doğal temizlik ürünlerinin kullanımı tercih edilerek su kirliliği azaltılabilir.
  • Sızdıran Musluk ve Boruların Onarılması: Bireyler su kaybını önlemek için düzenli olarak evlerinde ve iş yerlerinde tesisat kontrolleri yaptırabilirler. Böylelikle su sızıntılarını hızlı bir şekilde fark ederek bunları tamir ettirebilirler.

Su Döngüsünün Sürdürülebilirliği: Toplumsal Önlemler

Su kaynaklarının korunması, su kullanımının optimize edilmesi ve su döngüsünün dengede tutulmasında toplumsal çabalar büyük bir öneme sahiptir. Su tasarrufu, alınabilecek bireysel önlemlerin yanı sıra toplumsal iş birliği ve bilinçli hareketlerle daha etkili bir şekilde sağlanabilir.

Su döngüsünün sürdürülebilirliğini sağlamak için alınabilecek toplumsal önlemlerden bazıları şunlardır:

  • Eğitim Programları: Bireylerin çevre bilincini geliştirmek için eğitimler düzenlenebilir ve su tasarrufunun önemi konusunda bireylerin farkındalıkları artırılabilir. Su kaynaklarının verimli kullanımı ve korunmasına yönelik eğitim programları düzenlenerek toplumsal bilinç oluşturulabilir. Böylece toplum, sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarının ve ekolojik dengenin korunmasına katkıda bulunabilecek bilinçli seçimler yapabilir.
  • Su Arıtma Tesisleri: Atık su arıtma tesisleri, geri kazanım sistemleri olarak düşünülebilir. Bu tesisler insanlar tarafından kullanılan sularla endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan atık suların toplanması ve arıtılması sağlar. Böylelikle bu sular tekrar kullanıma uygun hâle getirilir. Su kalitesini artırmak ve atık suların yeniden kullanımını sağlayan bu tarz modern su arıtma tesislerinin sayısını artırmaya yönelik çalışmalar yapılabilir. Bu sayede hem doğal kaynakların tüketimi hem su kullanım maliyetleri zaman içerisinde azaltılabilir.
  • Tasarruflu Sulama Teknikleri: Çiftçiler, damla sulama ve otomatik sulama sistemleri gibi su tasarruflu sulama yöntemlerine yönlendirilebilir veya nem sensörleri gibi teknolojik ürünlerin kullanımına teşvik edilebilir. Bunların yanı sıra gri su ismi verilen duş ve lavabolardan gelen arıtılmış suların tarım alanlarında tekrar kullanımına imkân sağlayabilecek sistemler için yapılan çalışmalar da yaygınlaştırılabilir.
  • Altyapı Projeleri: Su şebekelerindeki sızıntı ve kaçaklarla ilgili düzenli bakım ve takip çalışmaları yapılabilir. ÖrneğinLeeds Üniversitesi’nde çevre idaresi profesörü olan Adrian McDonald, sızıntı yapan su borularının en hızlı şekilde tamir edilebilmesinin su tasarrufu için en ucuz ve etkili yöntemlerden biri olduğunu savunuyor. Düzenli takipler sayesinde herhangi bir sıkıntı durumunda borulara yapılabilecek hızlı müdahalerlerle su kayıpları minimize edilebilir.
  • Orman ve Doğal Alanların Korunması: Ormanların ve doğal alanların korunması ve bu alanların artırılması, temiz suya ulaşabilmenin en kolay, doğal ve ekonomik yoludur. Bu nedenle ormanların ve diğer doğal alanların su tutma kapasitelerinin arttırılabilmesi için yenilikçi stratejiler geliştirilebilir.
  • Tasarruflu Su Saatleri: Evlere ve iş yerlerine tasarruflu su saatleri takılarak kullanılan su miktarı ölçülebilir. Böylelikle normalden fazla su tüketimi gerçekleşmesi durumunda gerekli uyarılar verilerek su tüketimi kontrol altında tutulabilir.
  • Su Havzaları: Su havzaları su kaynaklarını koruyarak var olan suyun daha uzun süreli kullanılabilmesine destek olur. Bu nedenle su havzalarını artırmak ve var olanları koruyabilmek su döngüsünün sürdürülebilirliği için önemli bir konudur. Bunların yanı sıra su havzaları, yağmur ve kar sularının birikmesi durumunda oluşabilecek taşkın risklerini azaltarak biriken suların daha dengeli ve yavaş bir şekilde toprağa salınmasına yardımcı olur.

Bireysel ve toplumsal çalışmaların yanı sıra endüstriyel alanda atılacak adımlarla da su döngüsünün sağlıklı bir şekilde devam etmesi sağlanabilir. Bu anlamda teknolojik yeniliklerin kullanımı, geri dönüşüm ve yeniden kullanımla su verimliliği sağlanabilir; atık yönetimi, temiz üretim teknikleri, çevresel standartlara uyumla su kirliliği önlenebilir; risk değerlendirmesi ve yönetim planlamasıyla sürdürülebilir su kaynaklarının yönetimi yapılabilir.

QuickCarbon olarak suyun gezegenimiz için önemini görüyor ve çevresel sürdürülebilirlik yolculuğuna katılmak isteyenlere rehberlik ediyoruz. Kurumların Kurumsal Karbon Ayak İzlerini herhangi bir danışmanlık hizmetine gerek duymaksızın ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protocol’e göre hesaplıyor, raporlamalarını sağlıyoruz. Böylece çevresel sürdürülebilirlik anlamında atacakları güçlü adımlara rehberlik etmiş oluyoruz.

Siz de kaynak yönetimlerinizi optimize etmek, maliyetlerinizi düşürmek ve sürdürülebilirlik hedeflerinize daha kolay bir şekilde ulaşmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Çevresel performansınızı iyileştirirken su döngüsünün sürdürülebilirliği için önemli adımlar atabilirsiniz.