Blog

Ana Sayfa   |   Blog   |   Tükenmeyen Enerji Kaynaklari Nelerdir?

Tükenmeyen Enerji Kaynaklari Nelerdir?

Endüstriyel faaliyetlerin artmasıyla enerjiye duyulan ihtiyaç da artmıştır. Fosil yakıtların kullanımıyla elde edilen enerji nedeniyle her yıl dünya atmosferine ortalama 20 milyar ton karbondioksit, 100 milyon ton kükürt bileşenleri, 2 milyon ton kurşun ve daha birçok zehirli kimyasal madde salınmaktadır. Tabii zamanla fosil yakıtlardan elde edilen enerjinin çevre, iklim, doğa ve insan üzerinde olumsuz etkiler bıraktığı fark edildi. Böylece sürdürülebilir ve çevre dostu enerji kaynakları büyük önem kazanmaya başlamıştır.

Doğadan devamlı elde edilebilen ve tükenmeyen enerji kaynaklarına kısaca değinelim:

1. Güneş Enerjisi

Yeryüzündeki birincil enerji kaynağı olan güneş, gezegenimizdeki yaşamın da temel kaynaklarından biridir. Çok güçlü bir enerjiye sahip olduğundan diğer tüm doğal enerji kaynaklarını ya doğrudan ya da dolaylı yollarla etkiler.

Güneş ışınlarının dünyamıza getirdiği enerjiden yararlanmak için çeşitli teknolojiler geliştirildi. Bunlardan bazıları güneş kolektörleri, güneş santralleri ve fotovoltaik piller yani güneş pilleridir. Bu teknolojiler hem kurulum sonrası düşük maliyetli sistemlerdir hem güneş enerjisinin doğrudan ısı enerjisi olarak kullanılabilmesine imkân tanır. Bunun yanı sıra temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı olan güneşten dolaylı yollarla elektrik enerjisi de elde edilebilir. Güneş enerjisi bu avantajları sayesinde elektrik üretimi için ihtiyaç duyulan petrol, kömür ve doğal gaz gibi çevreye zarar verebilecek kaynaklara olan bağımlılığı da azaltmaya yardımcı olur.

2. Rüzgâr Enerjisi

Rüzgâr enerjisinin kullanımının artması, çevre dostu ve sürdürülebilir enerji üretim yöntemlerinin benimsenmesi açısından büyük önem taşır. Atmosferdeki sıcak ve soğuk havanın yer değiştirmesi sonucu oluşan rüzgâr, kinetik enerji açığa çıkarır. Bu enerji önce mekanik enerjiye çevrilir, daha sonra da elektrik enerjisine dönüştürülür. Elektrik enerjisi üretiminde rüzgâr enerjisi santrallerine (RES) ihtiyaç duyulur. Bu santraller 50 m yükseklikte ve ortalama rüzgâr hızı minimum 7 m/s olan yerlere kurulmalıdır. Rüzgâr enerjisinin kullanıldığı alanlardan bazıları park, cadde ve sokak aydınlatmaları, sulama, çeşitli kurum ve kuruluşlardır.

Ülkemiz de rüzgâr enerjisinden verimli bir şekilde yararlanmayı hedefliyor. Türkiye Rüzgâr Enerjisi İstatistik Kurumunun 2022 Ocak verilerine göre Türkiye’de 2021 yılında rüzgâr enerjisiyle üretilen elektriğin toplam elektrik üretimindeki payı %9,84’e ulaştı.

3. Hidroelektrik Enerji

Hidroelektrik enerji, akan suyun gücünden yararlanılarak üretilen elektrik enerjisidir. En köklü teknolojiye sahip enerji türlerinden biridir. Tarihin ilk dönemlerinden beri insanlar suyun gücünden yararlanırlar. Özellikle su değirmenleri sanayi devrimine kadar birçok üretim faaliyetinde kullanılmıştır. Ancak teknolojik yetersizlikler nedeniyle üretilen enerjinin depolanamaması ve endüstriyel ihtiyaçların karşılanamamaya başlanması insanları çevreye zarar veren fosil yakıtlara yöneltmiştir.

Günümüzdeyse su türbinleri aracılığıyla suyun kinetik enerjisinden elektrik enerjisi elde edilebiliyor. Sürekli devinim hâlindeki su sayesinde elektrik her daim enerji üretebiliyor. Üretilen enerji akan suyun gücüne göre değişiyor. Hidroelektrik sisteminde su aynı zamanda kanal veya borulara da aktarılabiliyor. Böylece türbinlere yönelen su sayesinde türbinler dönüyor ve açığa çıkan mekanik enerji elektrik enerjisine çevriliyor.

4. Jeotermal Enerji

Jeotermal enerji, yerkürenin derinliklerinde biriken su buharı ve gaz gibi sıcak akışkanlarla sıcak kuru kayaların içerdiği termal enerjidir. Termal bölgelerden elde edilen su buharının buhar türbinleri sayesinde elektrik enerjisine dönüştürülmesiyle elde edilir. Bu doğal ısı kaynağı hem temiz elektrik üretiminde hem ısıtma ve soğutma amaçlı kullanılır. Jeotermal enerjinin önemli avantajlarından biri, hava koşullarına bağlı olmaması ve böylelikle yıl boyunca kesintisiz bir şekilde enerji elde edilebilmesidir.

Jeotermal enerji; karbon emisyonuna ve hava kirliliğine neden olmayan, ucuz ve çevre dostu bir enerji kaynağıdır. Bu nedenle pek çok ülke bu enerji kaynağından faydalanır. Örneğin İzlanda, binalarının yüzde 95’ini jeotermal enerjiyle ısıttığı için dünyanın en temiz şehirlerine sahip ülkedir. Türkiye de jeotermal enerji kaynakları açısından zengin bir ülkedir ve mevcut kapasitesinin yarıdan fazlasını kullanabilir hâle gelmiştir.

5. Biyokütle Enerjisi

Biyokütle enerjisi, bitkisel ve hayvansal kökenli karbonhidrat bileşikleri içeren maddelerden elde edilir. Bu enerji kaynağıyla biyoetanol, biyodizel, biyogaz gibi çeşitli yakıtlar elde edilir. Biyoetanol ve biyodizel bitkiler veya hayvansal yağlar kullanılarak, biyogazlarsa organik maddelerin oksijensiz ortamda fermantasyonuyla üretilir. Biyokütleyi yakıtlardan ayıran en büyük fark, yakıldıklarında çıkan karbondioksitin fotosentez sırasında bitkiler tarafından tüketilebilmesidir. Böylelikle çevre kirliliğine ve küresel ısınmaya sebebiyet vermez. Ayrıca biyokütle işletim yerleri genellikle kırsal kesimlere inşa edilir. Bu durum kırsal alanlardaki iş imkânlarının artmasına ve büyük şehirlere göçün azalmasına yardımcı olur.

Biyokütle enerjisinin sağladığı çeşitli avantajlar sayesinde dünyada son yıllarda yenilenebilir enerji bitkileri tarımına yönelik çalışmalara ağırlık verilmeye başlanmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Haziran 2022 raporuna göre Türkiye’de toplanabileceği değerlendirilen atıkların toplam ekonomik enerji eş değeri yaklaşık 3,9 MTEP/yıl’dır.

6. Dalga Enerjisi

Dünyanın %70’i deniz ve okyanuslardan oluştuğu için dalga enerjisi, oldukça büyük ve sürekli bir enerji kaynağıdır. Bu geniş su kütleleri, dalgaların sürekli ve güçlü olmasını sağlayarak enerji üretiminde yüksek verimlilik sunar. Oluşan dalgaların kinetik enerjisinden elektrik enerjisi üretilir.

Aynı zamanda denizler ve okyanuslar güneş ışığını ve ısısını en fazla toplayan yerlerdir. Yüzeydeki sular güneşi doğrudan alarak ısınır ve derinlerdeki serin sularla sıcaklık farkları oluşturarak doğal bir termal enerji yaratır. Bu enerji doğru yönetilebilirse küçük bir bölümü bile dünyanın tüm enerji ihtiyacını karşılamak için yeterli olabilir.

Tükenmeyen Enerji Kaynakları Neden Önemlidir?

Tükenmeyen enerji kaynakları, sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek için büyük bir potansiyele sahip. Bu kaynakların kullanımı, enerji devamlılığını sağlamak ve olumsuz çevresel etkileri minimize etmek açısından önemlidir. Bunun yanı sıra yenilenebilen enerji kaynaklarının önemini ve sunduğu avantajlardan bazılarını şu şekilde listeleyebiliriz:

Çevre Dostudur: Tükenmeyen enerji kaynakları, fosil yakıtların aksine karbon emisyonuna yol açmaz. Bu sayede hava kirliliği, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi çevresel sorunların azaltılmasına katkı sağlar.

Sürdürülebilirdir: Yenilenebilir enerji kaynakları doğanın doğal döngüsünden elde edildiği için tükenmez. Böylelikle enerji ihtiyacının uzun süreli ve sınırsız bir şekilde karşılanmasına imkân tanır.

Ekonomik Fayda Sunar: Yerel kaynaklar kullanılarak üretilebilen enerjiler, ülkelerin ekonomilerine de katkıda bulunabilir. Bu sayede enerji ithalatına bağımlılıklar azaltılabilir ve beraberinde enerji maliyetleri düşürülebilir.

Ekosistemi Korur: Tükenmeyen enerji kaynakları fosil yakıtlar gibi zararlı atıklar ve sera gazları üretmez. Bu durum ekosistemin ve insan sağlığının korunmasına yardım eder.

Enerji Çeşitliliği Sağlar: Enerji üretiminde rüzgâr, su, güneş gibi farklı kaynakların kullanılmasına imkân veren yenilenebilir enerji kaynakları; fosil yakıtlara olan bağımlılığı ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Böylelikle enerji ihtiyaçlarının çeşitli kaynaklardan ve sürekli bir şekilde temin edilebilmesine imkân tanır.

Sürekli Gelişir: Yenilenebilir enerji teknolojileri sürekli geliştirilir. Güneş panellerinin, rüzgâr türbinlerinin, enerji depolama sistemlerinin daha verimli hâle getirilmesi gibi teknolojik ilerlemelerle enerji üretimi artırılır. Bu gibi yenilikler de enerji maliyetlerinin düşürülmesine katkı sağlar.

Çok daha temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya için temiz enerji kaynaklarına yönelerek karbon ayak izini azaltmamız gerekiyor. QuickCarbon olarak kurumların karbon ayak izlerini herhangi bir danışmanlık hizmetine gerek olmadan ISO 14064-1:2018 standardı ve GHG Protocol’e göre hesaplayıp raporlamalarını sağlıyoruz. Siz de karbon emisyon yönetimi ve raporlaması konusunda çözüm ortağına ihtiyaç duyuyorsanız bize ulaşabilir, sürdürülebilir gelecek için önemli bir adım atabilirsiniz.