Blog

Ana Sayfa   |   Blog   |   Yeşil Finansman: Tanımı, Türleri, Faydaları ve Türkiye’deki Durumu

Yeşil Finansman: Tanımı, Türleri, Faydaları ve Türkiye’deki Durumu

Gezegendeki kaynakların günden güne tüketilmesi, tahrip edilmesi yalnızca bugünün yaşam koşullarını değil yarını da etkiliyor. Küresel ısınma, kara ve denizlerdeki ekosistemlerin zarar görmesi ve bunun gibi birçok çevresel felaket yanında sosyal ve ekonomik sorunların da yaşanmasına neden oluyor. Bu durumla mücadele etmek için küresel anlamda pek çok strateji geliştirilmeye çalışılıyor. Yeşil finansman da bunlardan biridir.

Yeşil Finansman Nedir?

Yeşil finansman, çevresel ve ekonomik faaliyetlere avantaj sağlayan finansal bir destektir. Daha açık bir şekilde ve basitçe ifade etmek gerekirse yeşil finansman, çevre dostu ürün ve hizmetlerin satın alınabilmesini ve çevre dostu bir altyapı oluşturulabilmesini destekleyen kredi ve yatırımlardır.

Yeşil finansmanın tarihsel gelişimi şu şekildedir;

  • 1997 – Kyoto Protokolü
  • 2015 – BM Sürdürülebilir Kalkınma İlkeleri
  • 2015 – Paris İklim Anlaşması (Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması)
  • 2019 – Avrupa Yeşil Mutabakatı
  • 2021 Temmuz – 55’e Uyum Paketi (Öncelikli beş sektör: alüminyum, çimento, demir çelik, gübre, elektrik)
  • 2021 Ekim – Paris İklim Anlaşmasının Onaylanması

Yeşil Finansmanın Türleri Nelerdir?

Yeşil finansman türleri şu şekilde listelenebilir:

  • Yeşil tahviller,
  • Yeşil ipotekler,
  • Yeşil bankalar,
  • Yeşil krediler.

Yeşil tahvil kapsamında desteklenen projeler aşağıdaki gibi listenebilir:

  • Enerji verimliliği,
  • İklim değişikliği adaptasyonu,
  • Eko verimli ürünler,
  • Yenilenebilir enerji,
  • Temiz ulaşım,
  • Kirliliğin önlenmesi ve kontrolü,
  • Sürdürülebilir su yönetimi,
  • Balıkçılık ve ormancılık,
  • Biyoçeşitlilik.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Yeşil Finansman

Çevresel hedeflere yönelik yatırımlar hakkında şeffaflığa ve uzun vadeli düşünmeye teşvik eden yeşil finans, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında belirlenen her bir sürdürülebilir kalkınma kriterini içeren bir destektir.

Günümüzün küresel ekonomik sisteminin merkezinde sermaye, bankalar ve yatırımcılar tarafından farklı sektörlere tahsis edilir. Geleceğin ekosistemleri, üretim ve tüketim kalıpları da tahsis edilen bu sermayeyle şekillenir. Bu bağlamda yeşil finansmanın varlığı çevresel sürdürülebilirliğin tüm boyutlarıyla (çevresel, sosyal, yönetişim) yakından alakalıdır.

BM Çevre Programı (UNEP), çevresel kalkınmaya yönelik finansal destekleri 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemine uyumlu hâle getirerek BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmayı amaçlar. Bu amaç doğrultusunda ülkeler, finansal düzenleyiciler ve finans sektörüyle beraber çalışarak finansal akışları yönlendirir.

Yeşil finansmanın desteklediği projelerden bazıları şu şekilde listelenebilir:

  • Çevre kirliliğinin önlenmesi ve kontrolü,
  • Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği,
  • Biyolojik çeşitliliğin korunması,
  • Doğal kaynakların ve toprakların sürdürülebilir kullanımı,
  • Döngüsel ekonomi girişimleri.

Bu ve benzeri projelerin temel amacı çevresel sorunlara karşı geniş kapsamlı, etkili ve aynı zamanda pazar odaklı çözümler üretebilmektir.

 Yeşil finansmana yönelik teşvikler ve mevcut çalışma alanları şu şekilde sıralanabilir;

  • Servet transferine dâhil olmama,
  • Piyasa mekanizmasını bozmama,
  • Karbon emisyon azaltımına göre farklılaştırma,
  • Uygun ortamın oluşması için kamu sektörünün desteklenmesi,
  • Topluluk işletmelerinin mikro kredi konusunda kapasite artışı oluşturması,
  • Kamu-özel sektör ortaklarının yeşil tahviller gibi çeşitli finansman mekanizmaları hakkında desteklenmesi.

Yeşil Finansmanın Faydaları ve Zorlukları

Ekonomik, sosyal ve çevresel avantajlar sağlayan yeşil finansmanın faydaları şu şekilde listelenebilir:

  • İşletmeler, yeşil finansmana katılımlarını arttırarak ve bunun reklamını yaparak şirketlerinin/markalarının değerini artırabilir. Bu sayede çevreyle ilgili daha fazla yatırımcı ve müşteri çekebilir.
  • Yeşil finansmanı destekleyen hükûmetler yenilenebilir enerji için yerel pazarlar oluşturarak yüksek istihdam potansiyeli sağlayabilir. Bu, toplumlarını kaynak kıtlığından korumalarına da yardımcı olabilir.
  • Yeşil finansman, gelişmekte olan ülkelerde teknolojilerin yaygınlaşmasını ve çevre dostu altyapının geliştirilmesini teşvik eder. Böylece ülkenin rekabet gücü de artar.
  • Yeşil finansman, uzun vadede rekabet avantajı sunar. Çevresel düzenlemelerin gönüllülükten zorunluluğa dönüşeceği bir dünyada yeşil finansmanı genişletmek yarının dünyasında bir adım önde olunmasını sağlar.

Yeşil finansman avantaj ve fırsatlarının yanı sıra bazı zorluklara da sahiptir. Bu zorluklar şu şekilde sıralanabilir:

  • Yeşil yatırımlar için sermaye seferberliği birtakım mikroekonomik engeller (vade uyumsuzlukları vb.) nedeniyle kısıtlanabilir.
  • Finansal ve çevresel politika yaklaşımları her zaman birbiriyle uyumlu değildir.
  • Yeşil aklamadan (bir şirketin çevresel sürdürülebilirlik açısından gerçekte olduğundan daha çevre dostu görünmek için pazarlama stratejilerini kullanması) kaçınmak için yeşil finansman tanımının açık ve net olması gerekir.
  • Yatırımcılar ve finans profesyonelleri arasında sürdürülebilir finansın önemi ve faydaları konusunda daha fazla eğitim ve farkındalığa ihtiyaç vardır.
  • ÇSY (Çevre Yönetim Sistemi) raporlarında daha fazla şeffaflık ve standardizasyon olması gerekir.

İklim değişikliğine bağlı finansal sistemi etkileyebilecek riskler, İngiltere Merkez Bankasının tanınmış yöneticilerinden Mark Carney’e göre şu şekilde listelenebilir:

Fiziksel Riskler: Kasırga, sel, siklon, sıcak hava dalgaları, su kıtlığı gibi doğa olaylarının kişilere, evlere ve organizasyonlara zarar vermesi tedarik zincirlerinin bozulmasına neden olur. Bu durum tarımsal verimlilikte düşüşe yol açar ve gıda güvenliğini tehdit eder.

Geçiş Riskleri: Düşük emisyonlu, daha az çevresel kirliliğe yol açacak birtakım yasal düzenlemeler yapılır. Bu düzenlemelerin sonucunda kimi mal ve hizmetlerin değerinde değişimler görülebilir. Örneğin sürdürülebilir enerji kaynaklarına sahip araçlar teşvik edildiğinde ya da emisyon üretimiyle alakalı ek düzenlemeler geldiğinde yoğun emisyona yol açan fosil yakıtlı araçların değeri düşebilir. Yasal düzenlemelerinin etkisi ve tüketici davranışlarındaki değişimler varlıkların değerlerinin düşmesine veya artmasına neden olabilir.

Hukuki Riskler: İklim değişikliğine bağlı olarak çevresel felaketlerin artması kişilerin, organizasyonların ve finansal kuruluşların hukuki süreçlerinin artmasına neden olur. Bu durum şirketlerin tazminat riskleriyle karşılaşma ihtimalini arttırabilir.

Türkiye’de Yeşil Finansmanın Durumu

Türkiye’de bankalar 2012 yılından itibaren doğa dostu projelere finansal destek sağlamaya başlamıştır. Avrupa kaynaklı fonları kullanan bankalar aylık faizlerini %1’den başlatmıştır. Kredi vadeleriniyse 15 yıla kadar uzatarak çevre dostu projeler için yeşil finansman desteğini sunmaya başlamıştır.

Çeşitli yabancı bankalar ve fonlar Türk bankaları aracılığıyla çevre dostu girişimlere uzun vadeli ve düşük faizli finansal destekler sunar. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Avrupa Yatırım Bankası,
  • Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası,
  • Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası,
  • Fransız Kalkınma Bankası Proparco,
  • JBIC,
  • Alman Sanayileşme Fonu.

Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Programı (TURSEFF) pek çok yabancı kaynaktan yenilenebilir enerji alanında finansal destek bulan kuruluşlardan biridir. Bu program 60 aya varan %1’den başlayan faiz oranlarıyla çevre dostu projelere finansal destek sağlar.

TURSEFF’in yanı sıra yenilenebilir enerji alanında destek sunmuş birçok kuruluş vardır. Bu kuruluşlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Vakıfbank,
  • Türkiye Sınai Kalkınma Bankası,
  • Türk Ekonomi Bankası,
  • Denizbank,
  • İş Bankası.

Türkiye’de yeşil finansın durumu şu şekildedir:

  • Türkiye’de bu alana ait tüm çalışmalar henüz başlangıç aşamasında,
  • Makroekonomik koşullar bu alandaki en büyük engel,
  • Bu alana yönelik aşırı bir istek var ve hızlı bir şekilde gelişmekte,
  • Yeşil kredi ve sermaye piyasası araçlarıyla sağlanan kaynaklar kısıtlı.

QuickCarbon olarak gezegenimizin ihtiyaç duyduğu sürdürülebilir politikaların farkındayız. Bu nedenle kurumların kurumsal karbon ayak izlerini, herhangi bir danışmanlık hizmetine gerek duymaksızın ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protocol’e göre raporlayan bir yazılım sunuyoruz. Siz de sürdürülebilir bir dünya için neler yapabileceğinizi planlamak istiyorsanız işe kurumunuzun karbon ayak izini ölçerek başlayabilirsiniz.