Blog

Ana Sayfa   |   Blog   |   Sürdürülebilir Kalkınmanın Tanımı ve Boyutları

Sürdürülebilir Kalkınmanın Tanımı ve Boyutları

Doğal kaynakları sınırlı olan bir dünyada kaynakları sınırsızca kullanmak sadece günümüzü değil, geleceğimizi de tehdit eden bir sorundur. Her geçen gün su kaynaklarının azalması; tüketimin, kirliliğin ve ormansızlaşmanın artması insanlar kadar diğer canlıların da yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bu küresel soruna ilişkin farkındalığın geliştirilmesi sürdürülebilir kalkınma kavramıyla mümkündür.

Sürdürülebilir Kalkınma Nedir?

Sürdürülebilir kalkınma kavramının uluslararası alandaki tanınırlığı 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen BM İnsan Çevresi Konferansı’na dayanır. Kavrama doğrudan atıfta bulunulmasa da ekonomik kalkınma ve çevre yönetimi gibi ayrı ayrı ele alınan konuları uzlaştıracak çözümler aramak amacıyla küresel iş birliği fikrine varılır. Bu uzlaşma sürdürülebilir kalkınma kavramının önünü açar.

Sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk kez 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan Brundtland Raporu’nda tanımlanır. Rapor adını o dönemin Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) başkanı olan Gro Harlem Brundtland’den alır. Ortak Geleceğimiz adıyla da bilinen raporda sürdürülebilir kalkınma “Bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma.” olarak tanımlanır.

Sürdürülebilir kalkınma kavramı toplumların hem şu anda hem gelecek zamanda refah içinde yaşamasını öngörür. İnsani yaşam koşullarının oluşturulması kapsamında çevre, ekonomi, atık yönetimi, temiz suya ulaşım, fırsat eşitliği, açlık, yoksulluk ve benzeri konularda insanı ilgilendiren pek çok faktörle ilgili önlemleri kapsar.

Sürdürülebilir kalkınma küresel çapta aynı anda dört temel hedefe ulaşılmasını gerektirir. Bu hedefler:

  • Çevrenin aktif bir şekilde korunması,
  • Doğal kaynakların dikkatli kullanılması,
  • Herkesin ihtiyaçlarını gözeten bir sosyal gelişmenin sağlanması,
  • İstikrarlı bir ekonomik büyümeye dayalı istihdam olanaklarının sürdürülmesi.

Sürdürülebilir Kalkınmanın Faydaları Nelerdir?

Sürdürülebilir kalkınmanın hem günümüz insanı için hem gelecek nesiller için pek çok ortak faydası bulunur. Ekonomik, sosyal ve çevresel faktörleri içeren bu faydalar, insanlar ve diğer canlılar kadar şirketler için de önemlidir.

Sürdürülebilir kalkınmanın faydalarından bazılarını şu şekilde sıralanabilir:

  • İnsanın doğa üzerindeki olumsuz etkisini azaltır.
  • Dünya üzerindeki çeşitli canlıların yaşamsal alanları gözetilerek insan ve doğa arasındaki denge korunur. Bu; ormansızlaşmanın önlemesini, su kaynaklarının ve biyoçeşitliliğin korunmasını sağlar.
  • İnsani yaşam koşullarını herkes için ulaşılabilir kılarak her anlamda fırsat eşitliğini mümkün kılar. Yoksulluğun ve açlığın azalmasına yardımcı olur; eğitim, sağlık gibi temel hizmetlere ulaşım imkânı sunar.
  • Doğal kaynaklar verimli kullanılabilir. Atık oranını azaltır, geri dönüşümü artırır. Bu yönüyle çevresel ve ekonomik açıdan fayda sağlar.
  • Teknolojik gelişmelerin ve inovatif çözümlerin önünü açar. Özellikle enerji verimliliği, sürdürülebilir tarım gibi alanların önünü açar.
  • Yeni teknolojik gelişmelerin hayata geçmesini sağlayacak yeni sektörlerin açılmasını sağlar. Bu yönüyle istihdamı destekler.

Sürdürülebilir Kalkınmanın Boyutları

Sürdürülebilir kalkınma dünyayı ve insan yaşamını aynı anda etkileyen çeşitli faktörlerin bir arada değerlendirilmesini gerektirir. Herhangi bir boyuttaki gerileme diğer bir aşamayı olumsuz etkileyeceğinden kalkınmanın sürdürülebilir kılınması bütüncül bir bakış açısına bağlıdır. Ayrıca kalkınmanın farklı boyutlarda ele alınması her aşamanın ölçüm ve gelişme takibini de kolaylaştırır.

Sürdürülebilir kalkınma 3 temel boyut çerçevesinde değerlendirilir:

  • Çevrenin korunması,
  • Sosyal katılım,
  • Ekonomik büyüme.

Çevrenin Korunması

Çevresel sürdürülebilirlik en basit tanımıyla insanların gezegenle sorumlu bir etkileşimde bulunmasını sağlamaya dayanır. Doğal kaynaklar sınırlı bir yapıya sahiptir. Ancak insan nüfusunun kontrolsüz artışı, tüketimin ve kirliliğin artmasına ek olarak doğal kaynakların da hızla tükenmesine neden olur.

Aynı zamanda yoğun insan faaliyetinin doğa üzerinde ormansızlaşma, biyolojik çeşitliliğin azalması ve sera gazının birikmesi gibi pek çok olumsuz etkileri olabilir. Tüm bunlar çevresel bütünlüğü tehdit eden unsurlardır. Dolayısıyla çevrenin korunması boyutu kapsamında, doğal kaynakların kullanımı neticesinde, çevreye verilen zararın azaltılmasının gerekliliği ele alınır.

Peki, çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlamak için neler yapılabilir?

  • Karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılabilir.
  • Güneş panelleri ve LED aydınlatma gibi enerji verimliliği sağlayan uygulamalar kullanılabilir.
  • Daha az kaynak kullanarak ve atık üreterek ürün üretimine dayalı verimliliği artıran yöntemler uygulanabilir.
  • Doğal kaynakların verimli kullanılmasına yönelik politikalar izlenebilir.
  • Çevreye zararlı fosil yakıtlar yerine güneş veya rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilebilir.
  • Şirketler atığın azaltılması amacıyla alternatif geri dönüşüm politikaları uygulayarak kaynak israfının önüne geçebilir.
  • Toplu ulaşım araçları ya da bisiklet kullanımı gibi alternatif ulaşım çözümleri geliştirerek kişisel araç kullanımının ve dolayısıyla karbon salınımının azaltılmasına katkı sağlanabilir.

Sosyal Gelişim

Sürdürülebilir kalkınmanın en önemli boyutlarından biri sosyal gelişimdir. Dünya üzerinde yaşayan herkes için açlığın ve yoksulluğun sonlandırılarak insani şartlarda yaşamın mümkün kılınması kalkınmanın sosyal boyutuyla ilişkilidir.

Sosyal gelişimin kapsayıcı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için şu temel prensiplerin dikkate alınması gerekir:

  • Fırsat eşitliğinin sağlanması,
  • Yaşam kalitesinin artırılması,
  • Ayrımcılığın önüne geçilmesi,
  • Yönetişim kapasitesinin artırılması,
  • Demokratik sistemlerin geliştirilmesi.

Temel prensiplerin uygulanmasıyla temel ihtiyaçlara erişim iyileştirilebileceği gibi sağlık hizmetlerine ve eğitim fırsatlarına erişimin kolaylaştırılması sayesinde de bireylerin sosyal gelişim motivasyonları desteklenebilir.

Sosyal gelişime destek sağlayabilecek bazı uygulamalar şöyle sıralanabilir:

  • İşletmeler daha sürdürülebilir uygulamaları benimseyerek yenilenebilir enerji üretimi, atık yönetimi veya yeşil bina inşaatı gibi alanlarda yeni istihdam alanları oluşturabilir.
  • Şirketler ithalat yerine ihracat seçeneklerini değerlendirerek hem ulaşım giderlerinden tasarruf edebilir hem sera gazı salınımını azaltabilir hem de yerel üreticileri destekleyerek yerel ekonominin canlanmasına destek olabilir.

Ekonomik Büyüme

Ekonomik büyüme, çevrenin korunmasına ve sosyal katılıma olumsuz bir etkisi olmayan kalkınma uygulamalarını kapsar. Kalkınma çoğu zaman söz konusu uygulamaların gelecekteki etkileri dikkate alınmaksızın belirli bir ihtiyaç tarafından yönetilir. Böyle bir kalkınma politikası, tek taraflı bir gelişme sağlasa da insan hayatını derinden etkileyen farklı sonuçlara neden olabilir.

Örneğin çevresel ve sosyal boyuttaki kaynakların plansız ve aşırı tüketimiyle elde edilen bir ekonomik kalkınma, doğal kaynakların hızla tükenmesini ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama potansiyelini tehlikeye atar. Bu nedenle özellikle ekonomik büyümeyi sağlayacak programların bütüncül bir bakış açısıyla geliştirilmesi gerekir.

Ekonomik büyümenin ve sürdürülebilirliğin uzun vadede başarılı olabilmesi için kalkınmanın sosyal ve çevresel boyutlarını da dikkate alarak gerçekleştirilebilecek pek çok uygulama bulunur.

  • Şirketler yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak güneş paneli kurulumu veya rüzgâr türbini bakımı gibi temiz enerji endüstrilerinde istihdam oluşturabilirler.
  • Şirketler sürdürülebilir tarım uygulamaları sayesinde daha fazla kâr elde edebilirler. Su tasarrufuna ve toprak sağlığına katkı sağlayarak çevrenin korunmasına da yardımcı olabilirler.
  • Üretim süreçlerinde geri dönüştürülmüş malzemeleri kullanarak tasarruf edebilirler.
  • Sürdürülebilir uygulamalar dünya genelinde yaygınlaştığı için bu politikaları benimseyen şirketler daha fazla yatırımcı çekebilirler. Böylece şirketler rekabet avantajı elde edebilirler.

Görüldüğü üzere sürdürülebilir kalkınma kavramı hem bireylerin hem şirketlerin geleceğine önemli katkılar sunabilecek bir çerçeveye sahiptir. Özellikle işletmeler, uygulayabilecekleri alternatif programlarla ve projelerle sürdürülebilirliğin çevresel ve ekonomik boyutuyla ilgili olumlu pek çok gelişmeye imza atabilir.

Siz de işletmenizde daha sürdürülebilir bir yönetim modeli uygulamak istiyorsanız QuickCarbon olarak sunduğumuz yazılımı inceleyebilirsiniz. Kullanıcı dostu yazılımımız sayesinde herhangi bir danışmanlık hizmetine ihtiyaç duymadan ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protocol’üne uygun olarak hazırlanan hesaplamalara ve raporlara ulaşabilirsiniz. Elde ettiğiniz verilerden hareketle işletmenizi daha sürdürülebilir kılmak için neler yapabileceğinizi planlayabilirsiniz.