ESG Kriterleri: Çevresel Odaklı Yatırımlar
Kaynakları etkin bir şekilde kullanan işletmeler hem itibarını hem performansını artırabilir. Çevresel sorunlara çözümler üreten markaların rekabet avantajı da yüksektir. Çevresel ve sosyal sorumluluğu gözeterek yatırım yapmak bilinçli bir fon sağlayıcı olmanın yanı sıra sürdürülebilir iş modellerine mali katkıda bulunarak uzun vadeli kâr etmeyi de sağlar. Çevresel odaklı yatırımlar ESG kriterleri dikkate alınarak yapıldığında bu durum hem yatırımcı hem toplum açısından faydalı olabilir.
ESG Kriterleri Nelerdir?
ESG terimi ilk olarak 2004 tarihli Who Cares Win (WCW) başlıklı raporda tanımlandı. Rapor, BM’nin daveti üzerine aralarında HSBC, Deutsche Bank, Goldman Sachs gibi bankaların da bulunduğu 9 ülkeden 18 farklı finansal kuruluş tarafından hazırlandı. Yatırım piyasalarını iyileştirmeyi ve daha sürdürülebilir toplumlar oluşturmayı hedefleyen raporda environmental (çevresel), social (sosyal) ve governance (yönetişim) kelimelerinin baş harfleri birleştirilerek ESG kavramı ortaya atıldı.
ESG kriterleri şirketlerin uzun vadeli başarısını etkileyen faktörleri değerlendirir. Finansal olmayan faktörlerin başarı üzerindeki etkisine odaklanan ESG kriterleri bir şirketin çevresel sürdürülebilirliğini, sosyal etkisini ve kurumsal yönetişim uygulamalarının kalitesini belirlemeyi hedefler.
Çevresel Sürdürülebilirlik
Çevresel sürdürülebilirlik şirketlerin çevreye etkilerini ve risk yönetimi uygulamalarını içerir. Bu etkiler ve uygulamalar arasında öne çıkan bazı önemli noktalar şunlardır:
- Firmanın iklim değişikliği karşısındaki dayanıklılığı,
- Enerji tüketimi ve sera gazı emisyonları,
- Atık yönetimi,
- Çevre dostu tedarik zinciri.
- Sosyal Etki
Sosyal etki şirketlerin çalışanlarından müşterilerine, yerel topluluklardan tedarikçilerine kadar geniş bir alanda tanımlanan paydaşlarıyla ilişkisini ele alır. Bu ilişkiyi değerlendirirken göz önünde bulundurulan bazı önemli faktörler şunlardır:
- Çalışan çeşitliliği,
- Çalışma koşulları,
- Maaş politikası,
- Yerel topluluklarla gönüllülük esasına bağlı olarak yapılan faaliyetler,
- Zorunlu çalıştırma, çocuk işçiliği gibi insan haklarına aykırı uygulamalarla mücadele.
- Kurumsal Yönetişim
Kurumsal yönetişim şirketlerin yönetim usulleriyle ilgilenir. Karar alma süreçlerinin yanında şeffaf denetim ilkesini de önemseyen bu başlıkta değerlendirilen faktörlerden bazıları şu şekildedir:
- Hissedar hakları ve katılımı,
- Şeffaflık ve hesap verebilirlik,
- Kuvvetli iç kontrol ve denetim mekanizmaları,
- Yasalara uygunluk,
- Veri gizliliği ve güvenliği.
ESG Kriterlerini Anlamak İçin Gerekli Kavramlar
ESG kriterlerine uygun yatırım yapmak için bazı kavramları bilmek faydalı olabilir. Bu kavramları şu şekilde sıralayabiliriz:
ESG Metrikleri
İşletmelerin ESG kriterlerine uygunluğunu belirleyen performans göstergeleridir. Şirketlerin ESG verileri olarak bilinen metrikler arasında sera gazı emisyonları, atık yönetimi gibi başlıklar bulunur.
ESG Çerçevesi
İşletmelerin ESG kriterleri performansını ölçerken hangi yaklaşımın takip edildiğini tanımlar. Sık kullanılan çerçeve modelleri arasında Küresel Raporlama İnisiyatifi ve Sürdürülebilirlik Muhasebe Standartları Kurulu bulunur.
ESG Puanları
Metrik ve çerçeve kullanılarak işletmelerin değerlendirilmesini matematiksel olarak göstermeyi sağlar.
ESG Denetimleri
Şirketlerin ESG kriterlerine uygunluğunu değerlendirmek, iyileştirilmesi gereken yönleri tespit etmek ve ihtiyaç hâlinde strateji belirlemek amacıyla iç veya dış denetçiler tarafından yapılan işlemlerdir. Denetimlerin sonunda hazırlanan raporlar şeffaflık ve puanlama açısından önemlidir.
ESG Raporları
İşletmelerin ESG kriterlerine uygunluğunu belirleyen verilerin toplanarak rapor hâline getirilmesidir. Genellikle yıllık olarak yayınlanan raporlar şirketin bütün paydaşlarının ESG kriterlerine uygunluk konusunda bilgi edinmesini sağlar.
ESG Kriterleri Neden Önemlidir?
BM verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %80’i fosil yakıt ithalatçısı ülkelerde yaşıyor. Bu durum neredeyse 6 milyar insanı küresel krizlere karşı savunmasız hâle getiriyor. ESG kriterleri şirketleri çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim konularında gelişmeye teşvik ederken yatırımcıların şeffaf bir şekilde strateji belirlemesine de yardımcı olur.
ESG kriterlerinin önemini şu şekilde detaylandırabiliriz:
Sürdürülebilir Yatırım: ESG kriterleri şirketleri değerlendirerek yatırımcıların sürdürülebilir iş modellerine katkı yapmalarını ve uzun vadeli kâr elde etmelerini sağlayabilir.
Risk Yönetimi: Yatırımcıların işletmeleri şeffaf bir şekilde takip etmesini sağlayan kriterler, şirketlerin olası krizler karşısındaki dayanıklılığını göstermeye yardımcı olur.
Çevreye Katkı: Yatırımcıların iklim değişikliğiyle mücadele eden şirketlere yatırım yaparak finansal katkı sağlamalarına ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmalarına katkıda bulunabilir.
Yasal Standartlara Uyum: ESG kriterlerini uygulayan şirketler yasal düzenlemelerin dışına çıkmadan hareket eder. Böylece hissedarlar yatırımlarının güvenliğinden endişe etmeden kâr edebilir.
Yeni Fırsatlar: Geleneksel yatırımın ötesine geçen ESG kriterlerine uygun şirketler, yeni teknolojileri kullanarak birtakım yeni fırsatlar yaratabilir. Yatırımcılar farklı sektörlerdeki şirketleri tercih ederek kazançlarına çeşitlilik katabilir.
Çevresel Odaklı Yatırımlar Nelerdir?
Sermaye piyasalarının çevre odaklı bir değişim yaratmak için güçlü bir araç olabileceğini düşünenler tarafından desteklenen ESG kriterleri, sayıları her geçen gün artan birçok kuruluş tarafından raporlanıyor. Piyasaların daha şeffaf olmasını sağlayan bu raporlar yatırımcıların hem çevre konusunda bilinçlenmelerini hem sürdürülebilir şirketlere yatırım yapmalarını sağlıyor.
Yatırım fonlarının yanı sıra işletmelerin çevreye olumlu katkılarda bulunan projeleri finanse etmek amacıyla piyasaya sunduğu yeşil tahvil gibi unsurlar, çevresel odaklı yatırımların kolaylaşmasına yardımcı olur. Dünya Ekonomik Forumu’nun Etkili Enerji Dönüşümünü Teşvik Etme 2023 raporuna göre 2020 yılında yeşil tahvil ihraçlarına 270 milyar dolar harcandı.
Yeşil tahvilin haricinde çevresel odaklı yatırımlar arasında yenilebilir enerji, sürdürülebilir tarım, atık yönetimi, geri dönüşüm ve altyapı yatırımları da sayılabilir.
Yenilenebilir Enerji
Fosil yakıtların çevreye verdiği zararın şiddeti anlaşıldıkça yenilenebilir enerji yatırımları ön plana çıkıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre 2023 yılında yenilenebilir enerji kapasitesi, bir önceki yıla oranla %50 artış gösterdi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına, enerji verimliliği iyileştirmelerini ise iki katına çıkarma hedefi koyması şirketleri bu alanda faaliyet göstermeye teşvik edebilir. Yenilenebilir enerji yatırımları çevreye verilen zararı azaltırken enerji güvenliğini ve verimliliğini artırabilir.
Sürdürülebilir Tarım
Hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılaşmakta zorlanan geleneksel tarım yerine Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü sürdürülebilir tarım politikalarını teşvik ediyor. World Resources Institute verilerine göre küresel sera gazı emisyonlarının %25’i geleneksel tarımdan kaynaklanıyor. Diğer taraftan üretilen gıdaların 1/3’ü de israf ediliyor. Her yıl yaklaşık 1 milyar ton gıdanın israf edildiği günümüzde sürdürülebilir tarım uygulamalarına yatırım yapmak finansal getirinin yanında küresel eşitsizliği azaltma açısından da fayda sağlayabilir.
Atık Yönetimi
Dünya yılda 2,01 milyar ton belediye katı atığı üretiyor ve bunun en az %33’ü çevreye zarar vermeden yönetilemiyor. 2050 yılına kadar toplam atık üretiminin 3,4 milyar tona ulaşması beklenirken düşük gelirli ülkelerin atık miktarının şimdikinin üç katına çıkacağı tahmin ediliyor.
Atık yönetimi, çevreye verilen zararın azaltılmasıyla sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için en kritik konuların başında yer alıyor. ESG kriterleri firmaları sürdürülebilir ham madde kullanmanın yanı sıra çevre dostu tedarik zincirleri kurma konusunda da teşvik ediyor. Yatırımcıları sağlıklı bir atık yönetimi politikası uygulayan şirketlere yatırım yapmaları için de bilinçlendiriyor.
Geri Dönüşüm
Kullanılan ürünlerin yeniden değerlendirilmesi prensibine dayanan geri dönüşüm, çevreye verilen zararı minimuma indirmeyi hedefler. Atıkların azaltılmasının yanında doğal kaynakların korunmasını da sağlayan geri dönüşüm sayesinde doğanın kendini yenilemesine olanak tanınıyor. Plastik atıkların geri dönüşüm oranı 2019’da %9 iken bu oranın 2060’ta %17’ye yükselmesi öngörülüyor. Geri dönüşüm oranlarında istenilen seviyeye ulaşılamıyor olması sürdürülebilir ham madde kullanan firmaları ESG kriterleri açısından avantajlı hâle getiriyor.
Altyapı Yatırımları
Altyapı yatırımları ekonomik süreçlerin hızlı bir şekilde işlemesinin yanı sıra çevreye verilen zararın azaltılması açısından da önemlidir. Dünya Bankası verilerine göre 2023 yılında düşük ve orta gelirli ülkelerin altyapılarına özel sektör tarafından 86 milyar dolar yatırım yapıldı. Doğru planlanan altyapı yatırımları küresel eşitsizliği azaltmada etkili olabilir. Altyapı yatırımları yapan şirketlerin ESG kriterlerini karşılama oranı da yüksektir. Yatırımcılar bu tarz şirketleri tercih ederek hem çevresel hem sosyal etki açısından fayda sağlayabilir, kazançlarını uzun vadeli bir plan dâhilinde artırabilir.
ESG Kriterleri’ne Uyum Sürecinde Ekolojik Ayak İzi
İşletmelerin karbon ayak izlerini raporlaması ESG kriterleri arasında yer alır. QuickCarbon olarak ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protokolü’ne göre hesaplama ve raporlama yapıyoruz. Kullanıcı dostu yazılımımız sayesinde çok yönlü grafiklerle verilerinizi görselleştiriyor, herhangi bir danışmanlık hizmetine gerek kalmadan karbon ayak izinizi belirlemenizi sağlıyoruz.
Siz de firmanızın ESG kriterlerine uyarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim alanlarında kendini kanıtlamasını ve sürdürülebilir büyüme sağlamasını istiyorsanız işe kurumsal ayak izinizi hesaplayarak başlayabilirsiniz. Elde ettiğiniz veriler doğrultusunda da şirket politikanızı belirleyebilirsiniz.