Blog

Yenilenemez Enerji Kaynakları Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Fosil yakıtlar olarak da bilinen yenilenemez enerji kaynakları uzun yıllar süren birtakım süreçler sonucunda oluşmuştur ve sınırlıdır. İnsan yaşamını ve endüstriyel gelişimi destekleyen bu kaynaklar, aynı zamanda ciddi çevresel ve ekonomik sonuçlar yaratmaktadır. Bu kaynakların neler olduğunu, yarattığı kısa ve uzun vadeli etkileri, yenilenemez enerjinin geleceğini, sürdürülebilir enerji politikalarına geçişin mümkün olup olmadığını detaylıca ele almak gerekir.

Yenilenemez Enerji Kaynakları Nelerdir?

Yenilenemez enerji kaynakları enerji ihtiyacımızı karşılayan önemli kaynaklar olmasına rağmen sınırlıdır. Aynı zamanda çevreye zarar verme potansiyellerinin olması bu kaynakları sürdürülebilir seçenekler olmaktan çıkarır. Çevresel etkilerini anlayabilmek açısından yenilenemez enerji kaynaklarını tanımak önemlidir. Bu kaynakları fosil yakıtlar ve nükleer enerji şeklinde ikiye ayırmak ve kendi içerisinde kategorize etmek gerekir.

Fosil Yakıtlar

Fosil yakıtlar fosilleşmiş bitki ve hayvanlardan elde edilir ve dolayısıyla oluşmaları son derece uzun yıllar alır. Üretim ve kullanım aşamalarındaysa çevreye ciddi zararlar verir.

Kömür

Siyah renkli tortul bir kaya olan kömür yoğun miktarda karbon ve hidrokarbon içerir. Oluşumu milyonlarca yıl sürdüğünden yenilenemez bir enerji kaynağı olarak değerlendirilir. Toprak ve kaya katmanlarının bitkilerin üzerini örtmesiyle birlikte ısı ve basınç oluşmuş, bu ısı ve basınçla bitkiler kömüre dönüşmüştür.

Kömür; antrasit, bitümlü, altbitümlü kömür ve linyit olmak üzere dört sınıfta incelenir. Bunlar arasından antrasit %86-97 arasında değişen karbon içeriğiyle en yüksek karbon değerine sahip kömür türüdür. En düşük karbon değerine ve dolayısıyla en düşük enerji içeriğine sahip kömür türüyse %25 ile %35 arasında değişen karbon içeriğiyle linyittir. Bunun nedeni linyit yataklarının nispeten genç olması ve aşırı ısı veya basınca maruz kalmamasıdır.

Bir fosil yakıt olan kömür yaygın olarak elektrik üretiminde, endüstriyel ısıtmada ve ev tipi ısıtmada kullanılır. Geniş rezervlere sahip olması ve yüksek enerji yoğunluğuyla uzun yıllar en popüler enerji kaynaklarından biri olarak kullanılmıştır. Fakat hem yüksek karbon emisyonları hem kömür madenciliğinin çevre üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle sürdürülebilir bir enerji kaynağı değildir.

Petrol

Petrol denizde yaşayan hayvan ve bitkilerin milyonlarca yıl boyunca kum ve kaya kalıntılarıyla kaplanması sonucu oluşan hidrokarbon kalıntılarıdır. Kum ve kaya kalıntılarının oluşturulduğu ısı ve basınç sonucunda bugün petrol olarak adlandırdığımız enerji kaynağı oluşmuştur. Yer altı havuzlarında ya da kaynaklarda sıvı veya gaz şeklinde bulunan petrol, tortul kayaların içindeki boşluklardan ya da yeryüzüne yakın katran kumlarından elde edilir.

Yeryüzüne çıkarılan petrol rafinerilerde işlenerek günlük hayatta ve endüstride kullanılan ürünlere dönüşür. Benzin ya da motorin gibi taşıt yakıtları, plastik ve benzeri kimyasal ürünler, asfalt gibi endüstriyel ürünler petrolden yapılır. Ayrıca petrol, elektrik üretiminde ve pestisit gibi tarım kimyasallarında da kullanılır.

Yüksek enerji yoğunluğu, taşıt yakıtı olması ve endüstriyel uygulamalarda yaygın şekilde kullanılması nedeniyle en önemli enerji kaynağı türlerinden kabul edilir. Sızıntı nedeniyle deniz ekosistemlerine zarar vermesi, çevre kirliliğine yol açması ve yüksek karbon emisyonuna sahip olması bu kaynağın başlıca olumsuz etkilerindendir. Petrol kullanımının azaltılması karbon emisyonunun da azalmasına ve çevresel sürdürülebilirliğin artmasına katkı sağlar.

Doğal Gaz

Doğal gaz, metan içerikli bir fosil yakıttır. Metansa bir karbon, dört hidrojen atomu (CH4) içerir. Hem dünya yüzeyinde hem okyanus tabanlarında biriken doğal gaz, bitki ve hayvan kalıntılarının toprak, silt taşı ve kalsiyum karbonatla kaplanması sonucu oluşmuştur. Aslında oluşum süreci petrol ve kömürle aynıdır. Doğal gaz renksiz, kokusuz ve tadı olmayan bir enerji kaynağı olmasına rağmen enerji şirketleri bu gazın içerisine kokulu ve zararsız bir kimyasal ekleyerek doğal gaz sızıntılarının tespit edilmesini kolaylaştırmaya çalışır. Dünya enerjisinin yaklaşık %22’lik kısmı doğal gazdan karşılanır.

Doğal gaz; petrol ve kömürle karşılaştırıldığında daha temiz bir fosil yakıt olarak kabul edilir. Çünkü karbon emisyonu petrole ve kömüre oranla daha düşüktür. Yine de doğal gazı çıkarmak için yapılan faaliyetler hava kirliliğine neden olur. Kuyuların açılacağı noktada yapılan inşaat çalışmaları arazinin bozulmasına yol açarak erozyonlara, habitatların zarar görmesine ve yerel ekosistemin işleyişinin bozulmasına sebebiyet verebilir. Ayrıca doğal gaz çıkarma faaliyetleri hem yer altındaki hem yeryüzündeki suların kirlenmesine neden olabilir.

Nükleer Enerji

Nükleer enerji atom çekirdeğinden, fisyon ve füzyon olarak adlandırılan nükleer reaksiyonlar neticesinde oluşur. Fisyon (bölünme) yönteminde bir ağır atom çekirdeği, uranyum ve plütonyum elementleriyle nötron bombardımanına tutulur ve bu sayede enerji açığa çıkar. Füzyon (birleşme) yöntemindeyse iki hafif atom çekirdeği deuteryum ve trityum elementlerinin ortaya çıkardığı yüksek basınç ve ısıyla birleşerek enerji açığa çıkarır.

Nükleer enerji gelecekte önemli bir enerji kaynağı olarak değerlendirilebilir. Çünkü enerji verimliliği yüksektir, sürekli olarak enerji üretimi gerçekleştirilebilir ve fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında çok daha düşük bir karbon emisyonuna sahiptir. Yine de nükleer enerjinin beraberinde çok ciddi riskleri getirdiği yadsınamaz.

Nükleer enerji, nükleer reaktörlerde üretilir. Fakat fisyon reaksiyonları sonucunda ortaya çıkan radyoaktif atıkların hem ekosistemler hem biyoçeşitlilik hem insan sağlığı üzerinde son derece olumsuz etkileri vardır. Bu atıkların uzun süre depolanması ve güvenli bir şekilde imha edilmesi zorlu süreçlerdir. Ayrıca nükleer kazanların patlaması riski her zaman vardır. Yüksek inşaat ve işletme maliyetleri de nükleer enerjiyi sürdürülebilir bir enerji kaynağı olmaktan uzaklaştırır.

Bunun yanı sıra yakıt olarak kullanılan uranyum kendi kendine yenilenmez. Bu da nükleer enerjiyi yenilenemez enerji kaynaklarından biri hâline getirir. Tüm bu olumsuzluklara karşın kimi kaynaklarda nükleer enerjinin temiz ve hatta yenilenebilir enerji kaynağı olarak değerlendirildiğini görmek de mümkündür. Bunun nedeni sıfır emisyonlu olması ve son derece az miktarda uranyuma ihtiyaç duyulmasıdır.

Yenilenemez Enerji Kaynaklarının Çevresel Etkileri

Uzun yıllardır yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilginin artmasının ve sürekli yeni enerji kaynakları aranıyor olmasının nedeni, yalnızca yenilenemez enerji kaynaklarının tükeniyor olması değildir. Bu kaynakların çevresel olarak çok ciddi zararlarının da bulunmasıdır. Eğer yenilenemez enerji kaynaklarının kullanımı durdurulursa çevresel sorunların üstesinden gelmek için önemli bir adım atılmış olacak. Yenilenemez enerji kaynaklarının çevresel etkileri incelendiğinde durum daha açık şekilde görülebilir.

İklim Değişikliği

Dünyadaki enerji ihtiyacının yaklaşık %80’lik kısmı fosil yakıtlardan karşılanır. Dünyadaki karbon emisyonunun %66’lık kısmının nedeni de yine fosil yakıtlardır. Karbon emisyonlarının artması dünyanın sıcaklığının artmasına ve nihayetinde de küresel ısınmaya neden olur.

Dünyanın sıcaklığı, yaklaşık 200 yıl öncesine göre 1 derecelik bir artış göstermiştir. Eğer fosil yakıt kullanımı aynı hızda devam ederse 1,5 ila 2 derecelik bir sıcaklık artışının da olabileceği tahmin edilmektedir. Bu da hem ekosistemler hem biyoçeşitlilik üzerinde çok ciddi olumsuz etkilere yol açacaktır.

Petrol Sızıntıları

Petrol sızıntıları hem kara hem deniz yaşamı için önemli bir tehdittir. Petrol sızıntılarıyla deniz yaşamı ve su ekosistemleri ciddi zarar görebilir. Kıyı alanlarının kirlenmesi ve biyoçeşitlilik kaybı, turizm ve balıkçılık gibi gelir kaynaklarının ortadan yok olmasına yol açabilir.

Ayrıca kurşun ve cıva gibi ağır metaller de insan sağlığına olumsuz etki eder. Örneğin 2010 yılında Meksika Körfezi’nde gerçekleşen Deepwater Horizon felaketi ile 4 milyon varil petrol Meksika Körfezi’ne sızmıştır. Bu bölgedeki ekosistemler uzun süreli olarak etkilenmiş, balıkçılık ve turizm gibi gelir kaynakları ciddi sekteye uğramıştır.

Radyoaktif Atıklar

Nükleer reaktörlerin ürettiği radyoaktif atıkların herhangi bir şekilde geri dönüştürülmesi mümkün değildir. Yüzlerce yıl radyoaktivite üretebilen bu radyoaktif atıkların çok güvenli bir şekilde depolanması gerekir. Geçtiğimiz yıllar Çernobil’de ve Fukuşima’da meydana gelen felaketler radyoaktivitenin neden olabileceği sonuçları dramatik şekilde gözler önüne serdi.

Asit Yağmurları

Asit yağmurları hava kirliliğinin yaygın bir sonucudur. Endüstriyel faaliyetler, taşıtlar ya da evlerde kullanılan ısıtma sistemleri nedeniyle atmosfere gönderilen kirletici maddeler burada su buharı, oksijen ve diğer maddelerle reaksiyona girerek sülfürik asit ya da nitrik asit gibi asitler oluşturur.

Sonrasında bu asitler yağmur ya da toz şeklinde yeryüzüne geri döner. Sonuç olarak toprak asitlenerek bitkilerin sağlıklı bir şekilde büyümesine engel olur. Göllerin, nehirlerin ve denizlerin pH seviyesi düşer, su ekosistemleri zarar görür. Fotosentez süreci olumsuz etkileneceğinden orman sağlığı kötüleşir.

İnsan Sağlığının Bozulması

Yenilenemez enerji kaynaklarının çıkarılması, işlenmesi ve kullanılması süreçlerinde hava, su ve toprak kirliliği oluşur. Bu da insan sağlığını olumsuz etkileyen sonuçlara neden olur.

  • Yenilenemez enerji kaynaklarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerden bazıları şunlardır:
  • Partikül madde, kükürt dioksit, azot oksitler, karbonmonoksit ve ozon gibi maddelere bağlı olarak astım, bronşit, KOAH ve akciğer kanseri gibi solunum yolu hastalıkları,
  • Ağır metallere ve kimyasallara bağlı kanser, nörolojik bozukluklar ve böbrek hastalıkları,
  • Radyoaktif atıklara bağlı olarak kanser, genetik mutasyonlar ve doğum kusurları,
  • Küresel ısınma nedeniyle yaşanan ekstrem hava olaylarına bağlı ölümler,
  • Hava kalitesinin bozulmasına bağlı solunum problemleri, kardiyovasküler hastalıklar, akciğer hastalıkları ve alerjik reaksiyonlarda artış,
  • Petrol sızıntıları ve nükleer kazalara bağlı travma ve depresyon benzeri psikolojik rahatsızlıklar.

Yenilenemez enerji kaynaklarının tüm bu etkileri göz önüne alındığında yenilenebilir, temiz enerji kaynaklarına duyulan ihtiyaç açıkça görülebilir.

Tamamen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Geçilebilir mi?

Almanya’da kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan EWG (Energy Watch Group) ve Finlandiya’daki LUT Üniversitesi’nin ortaklaşa yaptığı bir çalışma 2050 yılına kadar elektrik, ulaşım, ısı ve su sanitasyonu gibi konularda %100 yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin mümkün olduğunu ortaya koydu. Üstelik fosil yakıtlarla mukayese edildiğinde çok daha verimli ve uygun maliyetli bir şekilde.

Raporda enerji ve ısı sektörlerinde karbon bazlı enerji kaynaklarının yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişinin 2030 yılına kadar, ulaşım içinse tamamen karbon-nötr bir sisteme geçilmesinin 2050 yılına kadar mümkün olduğu belirtildi. Yine aynı rapora göre yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin öncülüğünü güneş ve rüzgâr enerjisi üstlenecek. Güneş enerjisi istihdam konusunda büyük bir alan yaratmakla birlikte yenilenebilir küresel enerji sistemlerinin 35 milyonluk bir yerel istihdam yaratacağı tahmin edilmektedir.

Yenilenebilir Enerji Kaynakları: Sıfır Karbon Emisyonu

Yaşamı borçlu olduğumuz havayı, suyu ve toprağı kirleten yenilenemez enerji kaynaklarının karanlık yüzü günümüzde çok daha açık bir şekilde fark edilebiliyor. Bu kaynakların aktif şekilde kullanılması, gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakma ihtimalini zayıflatıyor. Oysa rüzgârın, güneşin ve suyun enerjisiyle karbon emisyonlarını azaltmak ve çok daha yaşanılabilir bir dünya yaratmak mümkün.

Siz de daha sürdürülebilir bir dünyada yaşamak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir gezegen bırakmak için hemen bir adım atabilirsiniz. QuickCarbon olarak sunduğumuz kullanıcı dostu yazılım sayesinde danışmanlık hizmetine gereksinim duymazsınız. ISO 14064-1:2018 Standardı ve GHG Protocol’e göre kurumsal ayak izinizi raporlayabilirsiniz. Elde ettiğiniz verilerden yola çıkarak kurumunuz için karbon-nötr stratejiler geliştirebilirsiniz.